top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Yaratıcı Düşünmeye Dair




Kendinize yaratıcılık konusunda 1 ile 10 arasında bir puan verecek olsanız kaç derdiniz?

Cevabınız 9 ve altı ise bu yazıyı sizin için yazdım 🚀


Hayat yolculuğumuz kök ailemiz ile başlayıp, okul, ufak iş denemeleri, iş hayatı ve nihai olarak kendi kurduğumuz aile ile devam ediyor. Her bir adımda bizi hayata hazırlayan yeni öğrenimler ile devam ediyoruz ve bu öğrenimlerimiz, bizi hayatımızın gelecek dönemlerine hazırlıyor.


Her bir süreçte bizi hayata hazırlayan bilgi ve beceriler kadar farkında olmadığımız başka edinimlerimiz olur. Bunları örneklendirecek olursak:


  • Yargılanmak korkusu

  • Mükemmeliyetçilik

  • Bilinmezlik korkusu

  • Yüksek egolarımız

  • Önyargılarımız

  • Varsayımlarımız

  • Öğrenilmiş çaresizliklerimiz

  • Onaylanma ihtiyaçlarımız

  • Sosyal kaygılarımız


Bu edinimler her durumda kötü sonuçlar doğurmaz tabi ki. Bizlerin kuruluşlarda bazı başarılar elde etmemize veya sosyal anlamda güvenle birlikte yaşamamıza imkan tanırlar…

Tabi bu artılarının yanında öyle büyük bir eksiye sahiptirler ki hayatımızı sonsuz kısır döngülere sokarlar.


Tam da burada Einstein’ın o harika sözünü hatırlatmak istiyorum: “Hiçbir problem, onu yaratan zihin yapısı ile çözülemez”.


Zihin yapımızı oluşturan yapı taşları edindiğimiz bilgi ve beceriler kadar, yukarıda örneklerini sıraladığım faktörleri de içerir. Dolayısıyla yaratıcı düşünceye, bu faktörlerden arınmayı başarabildiğimiz ölçüde ulaşabiliriz.


Genelde yaratıcı veya yenilikçi düşünce dendiğinde zihinsel süreçler ya da birtakım araçlar akla gelse de ben işe bu engelleyici faktörlerden başlanması gerektiğine inanıyorum. Örneğin sosyal kaygılarımız bizleri yeni bir şeyler denemekten alıkoyarken; önyargılarımız doğru soruları sormamıza engel olur.


Mükemmeliyetçi ebeveynlerle büyüyen insanlar, küçük adımlar ile başarıya ulaşmak konusunda zorluk yaşarken; baskıcı ortamlarda çalışanlar öğrenilmiş çaresizlikleri ile kırılması güç döngülerin içerisinde kendilerini bulabilirler.


Haydi bir örneği birlikte inceleyelim:


“Nasıl kilo verebilirim?” sorusuna cevaben sosyal kaygılarımız hızlı ve popüler cevaplar ararken; mükemmeliyetçiliğimiz, sıkı ve bizi mutsuz edecek diyetleri inceleyecektir. Yargılanma korkumuz, kilo vermek yerine pahalı aksesuarlara yönlenirken; varsayımlarımız hayatımızdan şekeri tümüyle çıkaracaktır.


Ancak doğru soru: “Hayatımdan bana kilo aldıran alışkanlıklarımı nasıl çıkarabilirim?” olmalıdır. Bu soru, önceki soruyu geçersiz kılacaktır. Bazen yargılanmamıza, sosyal anlamda zorluklar yaşamamıza ya da geçmiş denemelerimizi yeniden ele almamızı gerektirebilir ancak sorunumuzu kökten çözmek için zihin yapımızı değiştirecektir.


Özetle, olay ve durumlar karşısında düşünce yapımızı değiştirmek, yukarıda bahsettiğim faktörlerden arınabildiğimiz ölçüde gerçekleştirebileceğimiz bir davranıştır.


Kolay olmadığını biliyorum ancak küçük farkındalıklar yaşamlarımızda büyük dönüşümlerin habercisi olabilir.


Şimdiden kolay gelsin…


Comments


bottom of page