top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Yaratıcı Özgüven



Tom ve David Kelley’in yazdıkları Yaratıcı Özgüven kitabını tekrar okuyorum. Önümde okuma listem ne kadar büyürse, o listeye dair anksiyetem artıyor ve ben de bu durumu kontrol altına almak için eskilerden çok sevdiğim kitaplara kısa dönüşler yapıp kaldığım yerden yoluma devam ediyorum…


Kendimi baskılayıp zorlamaktansa işi biraz daha keyifli hale getirmenin kendimce bulduğum bir yolu…


Bazı kitapları her okuduğunuzda farklı çıkarımlar yaparsınız. Yaratıcı Özgüven de öyle bir kitap. Bu sefer okurken kitabın daha başlarında bahsedilen bir örneğe takıldım, General Electiric’in Healthcare Bölümü’nün tasarım ve geliştirme yöneticisi Doug Dietz.


Kitabı henüz okumayanlar için spoiler vermeyeceğim ancak çok kısa şundan bahsetmek istiyorum: Dietz, gerçekleştirdiği tasarım ile övgü bekleyen, hatta birçok alanda da buna erişmiş ve ego açısından sahte bir balona hapsolmuş biri olarak tasvir ediliyor…


Tasarladığı MRI cihazını sahada kullanılırken gözlemleme fırsatı buluyor ve orada hayatının şokunu yaşıyor! Kendisine ve ürününe dair algıları tepetaklak oluyor. Özellikle çocuklar için bu cihazı kullanmak korkulu bir rüya haline gelmiş durumda… Zaten sağlık problemleri yaşayan bu küçük hastaları bir de kendi tasarımının strese soktuğunu ve üzdüğünü görmek onu hayatının değişimini yaşamak konusunda geri dönülmez bir yola sokuyor…


Hikayenin kalanını kitaptan okuyabilirsiniz, ben burada biraz durmak istiyorum. Beraber şu sorulara cevap verelim:


1. Etrafımızdaki insanların farkında olmadan bizi ne kadar fazla etkileyebildiklerini hiç düşündünüz mü?

2. İnsanları, kendi istediğimiz yönde geribildirim almak için bizlerin ne kadar manipüle edebildiğini düşündünüz mü?

3. Ürettiğimiz ürün ya da hizmete âşık olma potansiyelimizin ne kadar yüksek olduğunu düşündünüz mü?

4. Kendimize, kendimizi müşterilerin yerine koyma konusunda ne kadar fazla güvendiğimizi düşündünüz mü?

5. Gerçek başarı yerine etrafımızdaki insanlarda yaratacağımız algısal başarıya odaklanma potansiyelimizi düşündünüz mü?


Açıkçası ben kariyerim boyunca tüm bu tuzaklara düştüm…


Sanıyorum Dietz’de benim gibi biri…


Tüm bu yanılgılar sahaya inip ürününün gerçek kullanıcılar ile deneyimlenme sürecini gözlemlemesi ile son buluyor.


Saha size gerçek verileri sunar, yeter ki verileri nasıl toplayacağınızı iyi planlayın. Burada önemli olan nokta, verileri ürün ya da hizmetiniz henüz tasarım aşamasındayken, henüz hayata geçmemişken toplayabilmek.


GE gibi bir kuruluşta milyar dolarlık bir yatırım bir şekilde tolere edilebilirken; kendi iş süreçlerimizde ya da girişimlerimizde yaşayacağımız küçük meblağlı kayıplar bizleri derinden etkileyebilecektir. Dolayısıyla daha fazla sahaya inmenin her zaman bir yolunu bulmayı ve buradan doğru müşteri deneyim verileri toplamanın önemini hemen her ortamda vurguluyoruz.


Hatalarımızın ve yanılsamalarımızın farkında olalım ve kendi potansiyelimize sadece güvenmekle kalmayıp; onu doğru şekilde kontrol de edelim…


Doğru değeri ancak insana odaklanarak yaratabiliriz. İnsanı odağına almayan her girişim baştan başarısız olmaya mahkumdur…


Comments


bottom of page