top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Sevmediğimiz Bir İşte Nasıl "Başarılı" Oluruz?



Baştan söyleyeyim, bu yazı bir “sevdiğin işi yap, kesin başarılı olursun” güzellemesi değildir!


Tam tersine, hayatın kontrol edemediğimiz, neresinden kontrol etmeye başlayacağımızı bilemediğimiz, kontrol etmeye güç bulamadığımız hatta ve hatta bu kontrolsüzlüğü benimsediğimiz yanları vardır…


Bu yanlar da bazen bizleri sevmediğimiz işlerde ve/veya şirketlerde çalışmaya zorlar.


Peki gelin bir soru ile devam edelim: Çeşitli sebeplerden ötürü içinde bulunduğumuz çalışma ortamında mutlu değilsek, başarısız olmayı kabullenmek mi gerekir?


Ben kendi cevabımı hemen verebiliyorum: Kesinlikle hayır!


Her ne kadar başarılı olabilmek için kurum kültürünün etkisi önemli olsa da başarıya çoğunlukla yalnız ulaşılır. Doğru motivasyonu sunan kuruluşlarda başarısız insanların olması ne kadar doğalsa; aynı şekilde üretkenlik açısından sorunlu çalışma ortamlarından başarılı insanların çıkması da doğaldır…


Geçmişte sorunlu iş ortamlarında çalışmak zorunda kalmış biri olarak sizler için şu tavsiyeleri derledim:


1. Kendiniz olun: Genelde sonuç odaklı olduğumuzu iddia etsek de büyük oranda sürece odaklanarak insanları süreçteki performansımızla etkilemeye çalışırız. Bunu da işleri onlar gibi yaparak sağlarız… Bırakın kim nasıl yapıyorsa yapsın! Siz kendi özelliklerinizi en iyi kullanabildiğiniz yöntemlerle çalışmaya odaklanın. İlk etapta eleştiri alsanız da doğru sonuçlar, elinizi kuvvetlendirecektir.


2. Takdir beklemeyin: Farkında olmasak da onaylanmak ve takdir edilmek için yoğun bir çaba sarf ederiz. Kendinizi kuruma adapte etmeye çalışmak ve oradakilerin inanmadığınız takdirlerini almaya odaklanmayın. Bunun yerine kendinizi bir sonraki işinize de hazırlayacak somut başarılar elde edebilecek çalışmalar gerçekleştirmeye zorlayın. Örneğin başarılı bir proje CV’nizde oldukça etkileyici duracaktır.


3. Kendinizi korumayın: Kendinizi korumak için saçma alışkanlıklar edindiyseniz bunlarla vedalaşmaya çalışın… Çevrenizdekilerden güçlü olursanız zaten zarar görmezsiniz. Sizi güçlü kılacak ek yetkinlikler edinmek için mesai harcayın. Bilginize ve becerilerinize şahit oldukça kimse size zarar veremeyecektir.


4. İnformal bilgi akışına kulak vermeyin: Dedikodu kervanına katılmayın! Zorlayıcı ekosistemlerin en önemli yeniden üretim mekanizması dedikodudur unutmayın… Farkında olmadan kendinizi içinde buluverdiğiniz bu durumlar, suni gündemler ve işlevselliği olmayan tonlarca bilgi yükünden başka bir şey doğurmayacaktır. Bu süreleri değerlendirecek daha etkili şeyler bulma konusunda yaratıcılığınıza güvenin.


Peki tüm bunları kendim uygulayabildim mi? Net bir cevabım yok ancak uygulamış olsaydım hayatımın çok daha farklı olacağına inanıyorum.


Herkese keyifli ve mutlu bir çalışma hayatı diliyorum...


Lütfen sizler de tavsiyelerinizi yorumlar 👇🏼 kısmına bırakın, önerilerinizi bilmeyi çok isterim…


Comments


bottom of page