top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Bir tasarımcı nasıl düşünür?



Bir tasarımcı nasıl düşünür?


Evlerimizden, akıllı telefonlarımıza, otomobillerden, tükettiğimiz yiyeceklere kadar hayatımızın her alanını tasarımcıların şekillendirdiğini görmek mümkün!


Hayatımızın her alanında söz sahibi olan tasarımcıların nasıl düşündüklerini hiç düşündünüz mü? Yani modern insanın yaşantısını şekillendirirken nasıl bir düşünce yaklaşımı benimsediklerini...


Bu düşünce yaklaşımlarını parçalara böldüğümüzde temel olarak tüm tasarımcıların ortak noktada buluştuğu alanları derledim. Teknik konulardan, deneyim tasarımlarına kadar uzanan bir çerçevede hepsi şu 3 başlıkta birleşiyor:


1️⃣ İnsan odaklı düşünce: Tüm tasarımların odağında, kullanıcılar için değer yaratma kaygısı vardır. Kullanıcılar değişse de değer beklentisi değişmez. Geçmişten günümüze tüm iyi tasarımlara bakacak olursak, insanların temel ihtiyaçlarına sundukları pratik çözümleri görebiliriz. Doğru değeri yaratmak için tasarımcılar, kullanıcıların problemlerini, motivasyonlarını, dile getirdiği ihtiyaçlarını ve dile getirmediği ihtiyaçlarını anlamak zorundadırlar. Bu anlayışı geliştirmek adına görüşmeler, testler, araştırmalar ve daha birçok yöntemi kullanırlar.


2️⃣ Yaratıcı düşünce: Tasarım ile eşleşen ve yan yana anılan tek bir kavram varsa o da yaratıcılıktır! Tasarımcıların ulaşmaya çalıştıkları en önemli başarının yaratıcılık olduğunu söyleyebiliriz. Kullandıkları farklı teknikler ile ortaya koymayı planladıkları çözümlerin, tümünde veya belirli bir alanında yaratıcılıklarını kullanarak değer yaratmaya çalışırlar. Yaratıcılık ise insana birden bire gelen ilhamların aksine; iterasyona dayalı uzun saatler süren çalışmalar sonrasında ulaşılabilir. Yaratıcılık, aniden karşımıza çıkan bir piyango değil; uzun bir yolculuk süresince biriktirdiğimiz küçük değerli taşlardan oluşan bir hazinedir.


3️⃣ Teknik düşünce: Her ne kadar tasarımcılar problemi tasarlar, mühendisler ise o problemi çözerler desek de tasarımcıların ortaya koydukları tasarımın gerçek hayatta uygulanabilir bir karşılığının bulunması gerekir. Bu sorumluluğun sadece mühendislere bırakılmaması gerekir. Bir tasarımcının konusuna dair teknik bilgi sahibi olması da kendi başına yeterli değildir. Teknik bilginin gerçek hayata yansımasını anlamak için sahada da vakit geçirmek zorundadır. Tüm bu tecrübenin sonucunda teknik kısıtlar ve imkanlar çerçevesinde en doğru ürünü geliştirebilecektir.


Özetle, tasarımcının farklı pencerelerden farklı şapkalar ile bakabiliyor olması gereklidir. Hiçbir tasarım, bir ada gibi tek başına kullanıma sunulmuş bir ürün değildir. Başka tasarımlar ve ihtiyaçlar ile etkileşim halindedir. Tüm bu değişkenlerin kısıt ve imkanlar çerçevesinde sistematik olarak değerlendirilmesi ve çalışılması gereklidir.


Tasarım sürecinin başarısı, onun sadeliğinin barındırdığı komplike bakış açısındadır.



Comments


bottom of page