top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Planlama! Ama Nasıl?



Mike Tyson’ın harika bir sözüne denk geldim: Suratına yumruğu yemeden önce herkesin bir planı vardır! 👊🏼


Uzun vadeli plan yapmak ile ilgili çok şey söylendi… Ancak hiçbiri beni bu söz kadar etkileyemedi.


Hepimiz hayatımızın belirli dönemlerinde “entelektüel beyin jimnastiklerine” fazlaca kendimizi kaptırmışızdır. Özellikle iş, proje ve gelecek planlama ile ilgili alanlarda…


Planlarımızın gerçek hayattaki karşılıklarını test ettiğimiz neredeyse her denemede, hiç de planlamadığımız hatta aklımızın ucundan geçmeyen problemlerle karşılaşırız.


Bu problemler bazen tüm planlarımızı çöpe atarlar… Yüzümüze aldığımız ilk yumruk işte burada karşımıza çıkar! Bu yumruğa kendimizi hazırlamamız pek de mümkün değildir. Çünkü gerçek hayat sınırsız fırsatlar sunduğu gibi; sınırsız zorlukları da karşımıza çıkarır.


Her bir zorluğu tahmin etmeye çalışmak, kendi içinde bir kısır döngü yaratır! Yumruğu nereden yiyeceğimizi bilemesek de 2 alanda bakış açımızı değiştirebiliriz:


Bunlardan ilki, 🤞🏼 gelecek darbelerin varlığını ve olasılığını kabullenmek ve bunlarla barışmak. Diğeri ise, 💪🏼 her durumda ayağa kalkıp başka çıkış noktaları arayacak cesareti ve gücü bize sağlayacak bir iradeye sahip olmak.


Peki bu durumda planlamalarımızı yaparken nasıl ilerlemeliyiz?


1. Planlarımızı masa başında birtakım raporları inceleyerek, geçmiş verilerden hareketle gelecek provizyonları yaparak veya içgüdülerimizi dinleyerek değil; masamızın başından ayrılıp bilimsel yöntemlerle gerçek müşterilerimizden topladığımız veriler ışığında gerçekleştirmemiz gerek.


2. Uzun vadeli planlama çalışmalarının “revizyon” adı altında sürekli güncellendiği ve yeni baştan ele alındığı gerçekçi olmayan yapılarındansa; çerçevesi net tanımlanmış “vizyon” doğrultusunda kısa vadeli ancak etkili aksiyon planlamaları ile ilerlemeliyiz.


3. Planlama çalışmalarını bir amaç olarak değil, öngörebildiğimiz zorluklar çerçevesinde bizlere yol gösterecek araçlar olarak ele alabilmeliyiz. Plan yapmak kendimizi iyi hissetmemizi sağlayabilir ancak bazen harekete sadece belirli durumlarla ilgili kötü hisler içerisindeyken geçeriz.


4. Eski usul planlama yaklaşımlarındansa çağın gerektirdiği inovasyon a götüren yaklaşımları denemekten korkmamalıyız. Örneğin Design Thinking yaklaşımı, sadece problem çözme alanında değil, planlama süreçlerinde de kullanılabilir!


5. Planlarınızı gerçekleştirilecek adımların kırılım ve belirli parametrelerinin gösterimi şeklindense; hipotezlerinizi test etme ve sonuç varyasyonlarınıza göre ele alabilirsiniz. Atacağınız adım sonrasında ne ile karşılaşacağınızı bilmeniz her zaman mümkün olmayacaktır, bu koşullarda ondan sonraki adımı planlamak yine gerçekçi olmayacaktır.


Ben her zaman olduğu gibi, kendi bakış açımdan planlama sürecine dair yapabileceğimiz farklılıkları sıralamaya çalıştım. Sizler de eklemelerinizi yorumlar 👇🏼 kısmına gerçekleştirebilirseniz, referans çerçevemizi genişletme fırsatı yakalamış oluruz.


Comments


bottom of page