top of page
Yazarın fotoğrafıCem BERK

Design Thinking Nedir?



Hindistan’da karanlık bir ahırda bulunan fili tanımaları için içeri 4 kişi sokarlar. İlki yüzüne dokunup hortum, ikincisi bacaklarına dokunup sütun, üçüncüsü kulaklarına dokunup yelpaze, uzun boylu olan dördüncüsü ise sırtına dokunup bir taht olduğunu söyler…


Hz. Mevlânâ, bu hikayesinden hareketle eğer ellerinde bir mum olsaydı hepsi fili tanırdı derken, bazen kendi duyularımıza fazlaca güvenmemizden dolayı gerçeği görmek için bir dış desteğe ihtiyacımız olduğunu vurgular.


Design Thinking için de benzer bir yaklaşımı kabul edebiliriz. Çok geniş bir uygulama alanı içerisinde farklı uygulayıcılar tarafından değişik şekillerde tanımlanmasına rağmen; bir mum ışığında baktığımızda ben şu şekilde tanımlıyorum:


“Her türlü konsepti ileriye taşıyan insan odaklı bir bakış açısıdır”.


İleri taşımak derken her zaman lineer bir şekilde ilerlemekten bahsetmiyorum! Bazen -çoğunlukla- döngüsel olarak iterasyonlarla doğru yolu bulan bir yaklaşımdır.


Başındaki design kelimesi uygulayıcılarını birer tasarımcı haline getirmeyi hedeflediğinden değil; tasarımcıların kullandığı yöntemlerden faydalanmasından dolayı vardır. Çünkü tasarımcılar herhangi bir tasarıma başlamadan önce o tasarımı kimin, hangi ihtiyacını gidermek için gerçekleştireceklerini anlarlar.


Design Thinking içerisinde birçok farklı konsept ve uygulamayı da barındırır. Bunların içerisine hedef kitle analiz yöntemlerinden, brainstorming gibi fikir üretme yaklaşımlarına; ekip yönetim araçlarından, prototip ‘leme yaklaşımlarına kadar geniş bir uygulamalar bütününden bahsedebiliriz.


Her birinde uzmanlık arttıkça az önceki fil örneğinde olduğu gibi işin sadece belli bir boyutunu diğerlerine nazaran daha fazla önemseme riski karşımıza çıkar. Araçlara fazlaca odaklanmak bizi insan odağından çıkaracaktır. Bu da bizi sonunda başarısız olması muhtemel bir projeyi başarılı bir şekilde tamamlamaya götürür!


Design Thinking dendiğinde merkezi olmayan ve tüm dünyadan farklı uzmanların geliştirdiği ancak odağında her zaman insan olan bir uygulamayı düşünmeliyiz. Belli ekoller farklı uygulama alanları için birtakım yaklaşımları benimsemiş olsa da ben her zaman sürecin bütününe odaklanmayı tercih ediyorum.


❗️Problemler parmak izi gibidir. Hiçbiri birbirinin kopyası değildir! Yukarıdan bakıldığında aynı noktalarda yoğunlaşsalar da farklılıkları görmek için derinlere inmek zorundayız.


İşte Design Thinking yaklaşımının farklılığını ortaya koyduğu en temel nokta da burasıdır. Genel geçer bir uygulamalar bütünü olmaktan ziyade, karşınıza tam olarak ne çıkacağını kestiremediğiniz sisli bir yolda elinizde bir mum ile yolculuk yapmaya benzer. Her bir adımda yol daha da aydınlanır ve varmak istediğiniz yöne doğru ilerlersiniz. Bazen yolun başına dönmeniz gerekebilir ancak artık hangi yolların sizi hedefe götürmeyeceğini bilerek ilerlersiniz…



Comments


bottom of page